Yaşar: Gelecek kuşaklar için büyük tehdit var

YAŞAR Topluluğu Şirketleri’nden Çamlı Deniz Ürünleri A.Ş’nin Araştırma Grubu tarafından yayınlanan “Sağlıklı Nesiller İçin Balık” isimli kitap, balığın insan sağlığı için vazgeçilmezliğini vurgularken, giderek önemi artan kültür balıkçılığının da neden gerekli olduğunun altını bir kez daha çiziyor.
YAŞAR Topluluğu Onursal Başkanı  Selçuk YAŞAR tarafından konsepti oluşturulan ve önsözü yazılan ‘’Sağlıklı Nesiller İçin Balık’’ başlıklı araştırma kitabında yerli ve yabancı pek çok bilimsel kaynaktan yararlanıldı. İlk baskısı 2.000 adet yapılan kitap Cumhurbaşkanı, Başbakan ve iş dünyasına gönderildi…

İlk baskısı 2.000 adet yapılan kitap Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, 12 Haziran seçimlerinde parlamentoya girmeye hak kazanan bütün milletvekilleri, TÜSİAD Yönetim Kurulu, Koç Holding, Sabancı Holding, TOBB, Greenpeace, medya yöneticileri,  ve üniversiteler olmak üzere pek çok kişiye ve kuruma gönderildi.

Kitabın önsüzünü kaleme alan Yaşar Topluğu Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, “Bu kitap ekonomik geleceğimize büyük katkı sağlayacağına inandığım kültür balıkçılığı için küçük bir armağandır” derken, Türkiye’nin dünyada kendine yeten 7 ülkeden biri olma ayrıcalığını 70’li yılların sonunda yitirdiğini belirterek şunları vurguluyor: Yunanistan’ın balık üretimi ülkemizden üç kat fazla. Sektörü bizden öğrendiler ama günümüzde Türkiye’yi geçtiler !

“Tarım ve hayvancılıkta büyük problemlerin eşiğindeyiz. Bu cennet vatanın kendi gelecek kuşaklarını besleyebilmesi için ciddi sıkıntıları var. Bugün belirmeye başlayan sorunları uzun yıllar önce sezmiş ve hayvansal protein konusunda ciddi bunalımların yaşanabileceğini tahmin etmiş bir yatırımcıyım.
Sadece Pınar Süt ve Pınar Et şirketlerini değil, Çeşme’de Çamlı Deniz Ürünleri’ni de kurarak bir ‘ilk’in öncülüğünü yaptım.
1985’te faaliyete geçen ‘Çamlı Deniz Ürünleri İşletmesi’ büyük başarılara imza attı. İftiharla ifade etmek isterim ki, Yunanlılar bu tesisimizden yavru balık ithal ederek kültür balıkçılığını bizden öğrendiler. Fakat kısıtlamalar yüzünden 11 milyonluk Yunanistan bugün Türkiye’den 3 kat daha fazla çipura ve levrek  balığı üretmektedir.’’

Gelecek kuşaklar için tehdit söz konusu !
Genç nüfusun giderek arttığını, güçlü nesiller için kaliteli beslenmeye ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Selçuk Yaşar, kültür balıkçılığının her geçen gün artan sağlıklı beslenme sorununa en ekonomik çözüm olduğunu da ekliyor.
Denizlerimizin kirlendiğine, balık stoklarımızın yok olmak üzere olduğuna,  sağlıksız kentleşme, doğayı tahrip eden atıklar ve yüzlerce kimyasal kirleticinin gelecek kuşaklar için büyük tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Selçuk Yaşar, yeni kitabında şu uyarılarda bulunuyor: Dünyamız hızla yok oluyor! Türkiye’de bu tahribattan ne yazık ki son derece olumsuz etkileniyor !

“Dünyamızın denizleri artık eskisi kadar bereketli değil. Tatlı su kaynakları azalıyor, akarsulara ve denizlerimize boşaltılan kirleticiler canlı yaşamını tehdit ediyor. Örneğin, her yıl denizlere atılan plastik atıklar en azından 500 yıl suyun içinde zehir saçmaya devam edecek. Toksit bozulma riski denizdeki canlılar için bir felaket. Bu mavi gezegende denizler ne yazık ki doğal çöplüğe dönüşmüş durumda.
Ülkemizden çok üzüldüğüm bir örnek vermem gerekirse çevresel kirlilik nedeniyle Türkiye’de 1950’den bu yana ticari değere sahip balık çeşidi yüzde 40 azaldı. Ne yazık ki günümüzde çoğumuz bir yılda Karadeniz’e boşalan 10 milyon ton organik atığın farkında bile değiliz.
Akdeniz kritik bir eşiğin tam önünde,  Karadeniz ise son 30 yılda 18 Avrupa ülkesinin atıklarını boşalttığı dev bir çukura dönüşmüş. Karadeniz’e zehir boşaltan nehirler onunla özdeş hale gelmiş hamsi neslinin kökünü kurutuyor da kimse aldırmıyor!
İstanbul’da 4 milyon metreküp evsel atığın doğrudan Marmara’ya boca edilmesi çoğumuzu rahatsız etmiyor. Bir günde suya karışıp Ege Denizi’ni kirleten atık miktarının 50 ton civarında olduğunu ise içimizden çok az kişi biliyor”

Vahşi avcılık’ denizleri tüketiyor !
“Şimdi insaf ile bir düşünelim balık çiftliklerinin denizi kirlettiği iddiası, bu elim manzara karşısında maksadını aşmış bir şehir efsanesinden ibaret kalmıyor mu?” diye soran Selçuk Yaşar, “Üstüne üstlük, sınır tanımaz ‘vahşi avcılık’ denizlerde büyük tahribata yol açıyor, bir ormanın kökten kesilmesi gibi hiçbir canlıya hayat hakkı tanınmayan trol avcılığı denizlerimizi bitiriyor” diye ekliyor.

Dünya’nın en çok ekmek tüketen protein fakiri toplumlarından biri olmak yerine artık bu tabloyu değiştirelim. Çipura, levrek ve alabalık üreticiliğini artırarak Türk halkının protein eksikliğini gidermek ivedi bir önceliktir…

Dünya’nın en çok ekmek tüketen toplumlarından biri olarak, hayvansal protein fakiri bir ülke olduğumuzu, çocuklar ve gençlerin yeterli hayvansal proteini alamadığını, elimizdeki hayvansal protein kaynaklarının ise her geçen gün azaldığını vurgulayan Selçuk Yaşar görüşlerini şöyle tamamlıyor :

Balıkta yetiştiricilik tek çare !
“Türkiye’de ilk entegre et tesisini kurmuş bir sanayici olarak kırmızı et konusundaki haykırışlarımı gündemi takip edenler iyi bilir. Her zaman söylediğim bir cümleyi yine tekrar etmemde yarar var: “Geçmişte yanlış politikalarla yerli hayvan üreticisi yok edildi!” Şimdi fiyatların başını alıp gitmesine, ithal ete muhtaç hale gelmemize şaşmamak lazım! Küçük ya da büyükbaş hayvan varlığımız her geçen gün dramatik biçimde azalıyor. Kanatlı eti ise tekrarlayan küresel salgınların tehdidi altında! 2050’lerde dünya 10 milyara ulaştığında Türkiye’nin nüfusu 100 milyonu geçecek. Yapılan projeksiyonlar  bugün yuvarlak hesap 500 bin tonlarda olan balık avcılığının 2050’ye gelindiğinde 150 bin ton gibi acınacak bir noktaya geleceğini gösteriyor. Yeterince hayvansal protein alamayan genç kuşakların akibetini varın siz düşünün. Tek çare, dengeli ve sürdürülebilir besin kaynaklarını, aklımızı kullanarak var etmektir. Uzun sözün kısası, piliç, hindi üretimi ve besicilik örneğinde olduğu gibi, balıkçılıkta da ‘yetiştiricilik yapmak’ tek kurtuluş çaremizdir.”