Üç Harflilerin Kokusu Ardıç

  • 0
  • 616
Yazı Boyutu:














Teos’un Bahçesi’nden merhaba,

Ardıç kuşu ve ardıç ağacının neden adaş olduğunu bilir misiniz? Ardıç ağacı, birçok canlıyı sık dalları arasında konuk ettiği gibi, adaşı olan bu kuşa da ev sahipliği yapar, besler ve onun da yardımıyla çoğalır. Ağaçtan yere dökülen tohumların kabukları ancak ardıç kuşunun sindirim sisteminde enzimlerle birleştiğinde açılır ve ardından dışkı ile toprağa karışan tohumlar kolayca çimlenir. Güzel sesi ve geniş repertuvarı ile nam salmış olan bu kuş ve ardıç ağacı, gelecek nesillerini garanti altına almak için birbirlerine bağlı olduklarından aynı adla anılırlar.

Kuşun güzel melodileri ve yaşam döngüsünü işin uzmanlarına bırakıp, ardıç ağacından bahsedelim. Önce kısaca tanıyalım kendisini. Latince adı Juniperus communis olan ardıç, servigiller (Cupressaceae) familyasından, iğne yapraklı, yavaş büyüyen ancak oldukça uzun yaşayan bir ağaç hatta daha doğru ifade ile bir çalıdır. Farklı çevre ve iklim koşullarına uyum sağlayabildiğinden dünya üzerinde 70 kadar türünün olduğu bilinmektedir. Kuraklık, yüksek sıcaklık ve tuzluluk gibi zor koşullara dayanabilir. İlk sene yeşil olan küçük meyveleri, ikinci ve üçüncü yıllarda mavi-morumsu siyaha yakın renk alır ve olgunluğa eriştiğinde mumsu tabaka ile kaplıdır. Eylülde olgunlaşan meyveler, dallarda kalıcıdır ve sonbahar boyunca toplanabilir.

Toplanıp ne yapılır derseniz, bacak kadar boyu olsa da türlü türlü huyu vardır bu çalının. İlaç endüstrisinde, aromaterapik ürünlerde, baharat olarak gıda sanayinde, parfümeri ve kozmetikte, likör ve cin gibi bazı alkollü içkilerde kullanılır. Örneğin, alkollü bir içki olan cin, fermente edilmiş ardıç meyvelerinden damıtma yoluyla üretilir. Ardıç meyveleri, taze, odunsu, balzamik, hafif tatlı aroması ile bu içkideki ana aromatik bileşendir. Evet, yazımıza başlık olan üç harflinin aromasını ardıç verir. Bahsi geçen cinin, paranormal aktiviteler ya da inanışlarla ilgisi olmasa da ardıç, antik çağlardan beri sayısız medeniyette, kendini korumak ve olumsuz güçleri savuşturmak için kullanılmıştır. Türk Şamanizm’inde kutsal sayılan ağaçlardan biridir. Dal ve tohumlarının dövülerek toz haline getirildikten sonra yakılması ile yapılan, “alaslama” denilen tütsüleme ritüelinin; kötü ruhları kovduğu, insanı ferahlattığı ve nazarı etkisiz hale getirdiği düşünülür. Geçmişte, cadıları uzaklaştırdığına inanıldığından Avrupa’da bolca ardıç ağacı dikilmiştir.

Günümüzde, elimizdeki bilimsel verilerle biliyoruz ki, ardıç, içeriğindeki alfa-pinen sayesinde sakinleştirici ve rahatlatıcı etkiye sahiptir. Bu etkisi sebebiyle zamanımızın kötü ruhları olan stres ve ruhsal yorgunluklardan uzak kalmak amacıyla ortam kokulandırılmasında sıklıkla kullanılır.

Yazımıza konu olduğuna göre tahmin edeceğiniz gibi bu çalıdan uçucu yağ elde edilir. Ardıç çalısının tüm toprak üstü kısımları damıtılabilir olmasına rağmen hem koku endüstrisinde hem aromaterapide olgun meyvelerden elde edilen uçucu yağ tercih edilir. Bu yağ, genelde koku tasarımlarının orta notlarında kullanılır. Odunsu, taze ve hafif tatlı kokusu sayesinde tasarımların aranan bileşeni olan ardıç, özellikle tıraş kolonyası gibi ürünler için vazgeçilmezdir.

Karabiber, elemi, ıtır- geranium, biberiye, papatya, sedir, sandal, servi, vetiver ve paçuli gibi yağlarla iyi kombine olur. Üst notlardaki bergamot, portakal veya greyfurt gibi narenciye yağları ile harmanlandığında ise oldukça keyifli ve parlak koku tasarımları oluşturur. Uyarımızı unutmayalım. Tek başına ya da başka yağlarla karışımlar halinde kendi kokusunu tasarlamak isteyenler, her doğal yağda olduğu gibi ardıç yağını da seyrelterek kullanmaya özen göstermelidir. ‘Başka yağlarla uğraşamam. Sadece stresimi alsın.’ diyenler de difüzöre ya da bir tabak içine yerleştirecekleri pamuğa bir damla uygulayarak ardıç yağını deneyimleyebilirler.

Zamanımızın kötü ruhları olan stres ve ruhsal yorgunluklardan uzak, neşeli, huzurlu ve sağlıklı bir bayram dilerim.

YORUM YAZ
Arşiv