Su Ürünleri Sektörünün Geçmişi ve Balık Islah Çalışmaları” paneli

  • 0
  • 720
Su Ürünleri Sektörünün Geçmişi ve Balık Islah Çalışmaları” paneli
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Ege Üniversitesi’nde düzenlenen “Kültür Balıkçılığı Sektöründeki Yenilikler Hollanda ile Türkiye Arasındaki Fırsatlar” sempozyumu kapsamında  su ürünleri sektörünün geçmişi, sektördeki gelişmeler ve balık ıslah çalışmaları paneli gerçekleştirildi.

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Özden’in moderatörlüğünü  yaptığı oturumda; Prof. Dr. Mehmet Ali Canyurt ve Hollanda Wageningen Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hans Komen sunum yaptı.
      
Prof. Dr. Mehmet Ali Canyurt “Su Ürünleri Sektörünün Geçmişi ve Sektördeki Gelişmeler’’ konulu sunumu yaptı.   Su ürünlerinin geçmişi ve bugünü üzerinde duran Prof. Dr. Canyurt, su ürünleri çalışmalarının geçmişte kısıtlı imkanlar dahlinde gerçekleştirildiğini, bugün ise çok daha gelişmiş yöntemlere başvurulduğu belirtti. Su ürünleri ile ilgili hukuki konular hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Canyurt, “Osmanlı döneminde çıkarılan 1882 tarihli Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi ile denizlerimizde balık avcılığı, satışı ve pazarlama gibi koşullar belirlenmiştir.  Bu uygulama yaklaşık 170 yıl devam etti.  Şimdi ise sportif, profesyonel avcılık, baraj yönetimi gibi konuları da içeren ve 1971 yılında çıkarılan Su Ürünleri Kanunu var. Bu kanun çıkarıldığı günden bu yana birçok kez değişikliğe uğradı, şuan bile bir değişiklik olabileceği tartışılıyor. Su Ürünleri Kanunu’nu bilmeden bu sektörün nasıl geliştiğini anlamak mümkün değildir’’ dedi.
 
Su Ürünleri Kanunu ile birlikte bu alandaki çalışmaların kurumsallaşmaya başladığını ve su ürünleri yönetimiyle ilgili birçok kuruluşun oluşturulduğunun altını çizen Prof. Dr. Canyurt, “1971 yılında Su Ürünleri Kanunu’nun çıkarılmasıyla birlikte Su Ürünleri Daire Başkanlığı kuruldu ve bu kurum 1972’de Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’ne dönüştürüldü. Aynı dönemde üniversitelerde de bazı çalışmalar oluşmaya başladı. Örneğin 1979 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde su ürünleri bölümü kuruldu ve burada alanında uzman birçok akademisyen yetişti. Ege Üniversitesi’nde ise 1975 yılında Zootekni Bölümü’nün adı Hayvan Yetiştirme ve Su Ürünleri Enstitüsü olarak değiştirildi’’ diye  konuştu.
     
1981 yılında Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan ve balıkçılar birliği temsilcileri, akademisyenler gibi konuya hakim kişilerin katıldığı bir toplantıya kendisinin de iştirak ettiğini söyleyen Prof. Dr. Canyurt, “Toplantıda su ürünleri alanının multidisipliner niteliği konuşuldu. Bu alanın eğitiminin verilmesinin ve fakülteler açılmasının gerekliliğini vurguladık. Ardından 1982 yılında 6 adet su ürünleri yüksekokulu açılması kararlaştırıldı. Sonraki yıllarda da birçok üniversitede su ürünleriyle ilgili yüksekokullar, enstitüler ve fakülteler açıldı’’ dedi.
                         
GENETİK ÇALIŞMALAR
“Levrek ve Çipura için Islah Programlarının Tasarımı’’ adlı sunumu yapan Doç. Dr. Hans Komen, Hollanda’da Hayvan Islahı ve Genomik Merkezi’nde çalışmalarını sürdürdüğünü ve bu merkezin dünyadaki en büyük ıslah merkezi olduğunu belirtti. Burada büyükbaş hayvancılık, tavukçuluk ve çeşitli su ürünleri üzerinde çalışmalar yapıldığını vurgulayan Doç. Dr.  Komen, “Temeli sağlam, detaylı ve uygulamalı olarak çalışıyoruz. Büyükbaş ve tavukçuluk çalışmalarının yanı sıra su ürünleriyle de ilgileniyoruz. Bu çalışmalar, birlikte çalıştığımız şirketlerin özelliklerine göre şekillenebiliyor. Dünyanın birçok noktasında, özellikle Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de balık üretimi konularında çalışmalar mevcut. Bu çalışmaların genetik ile ilgili olanlarında daha çok kalkan ve alabalık türleri tercih ediliyor. Sonuç olarak faydalı analitik çıkarımlar yapılıyor. Bu tür genetik çalışmaları hızlandırmalıyız’’ diye konuştu.
            
Balık ıslahı çalışmalarında kısıtlayıcı bazı uygulamaların yanlışlığına da değinen Doç. Dr. Komen, “Kısıtlayıcı faktörlerle balıkların daha çabuk büyümesi sağlansa da, kafes gibi kısıtlayıcı ortamlarda gerçekleştirilen ıslah çalışmaları, balık yetiştiriciliğini olumsuz etkiliyor. Ekonomik karı artırırken, çevre sorununa neden oluyor. Bu açıdan bakıldığında ıslah programlarında doğal çiftleşme en iyi yöntem olarak görünüyor. Özetle, ıslah programlarında çalışmak belirli bir uzmanlık gerektiriyor’’ dedi.

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Zeytin Fidanından Bilim Ormanına

Yeşil şehirler için sıfır karbon binalar

Sahnede şarkı, parkurlarda oyun

Kalitesini bir kez daha tescilledi

Genlerimizde ‘iyi eğitim’ var

Deü'nün Kalitesine Bir Tescil de Epdad'dan

Arşiv