Uykuda ölüme dikkat

  • 0
  • 1.140
Yazı Boyutu:

Son yıllarda halk arasında ismini daha sık duymaya başladığımız bir hastalık olan obstrüktif uyku apne sendromu yani uyku apnesi hastaların hayatlarını tehdit ediyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uyku Laboratuvarı Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özen Kaçmaz Başoğlu uyku apnesi konusunda halkın çok dikkatli olması gerektiğinin altını çizerek “Özellikle 40 ile 65 yaş arasındaki orta yaşlı, obez erkeklerde oldukça sık görülen uyku apnesi uykuda solunum durması ile karakterli bir hastalıktır.” dedi.
 
HER HORLAYAN UYKU APNESİ Mİ?
Prof. Dr. Başoğlu, toplum tarafında yanlış bilinen ayrıntılar üzerinde durmak gerektiğini belirterek “50 yaşından sonra bir çok insan horlamaya başlamaktadır. Ancak her horlayan uyku apnesi demek değildir. Uyku apnesi olan hastalarımızda horlama yanı sıra, gündüz uyuklamalar ve uyku esnasında nefesin tamamen durması söz konusu. Peki neden duruyor diye düşünecek olursak, bu hastaların hava yollarında mekanik ve yapısal problemler oluyor. Bu da, uyku sırasında hava yollarının kapanmasına ve nefeste kesilmelere yol açmaktadır. Şu kişide uyku apnesi olacak, şu kişide olmayacak diyemiyoruz ancak bu hastalığa yol açan bazı risk faktörleri var tabiî ki” dedi.
 
EN BÜYÜK RİSK FAKTÖRÜ OBEZİTE…
Hastalık konusunda toplumun duyarlılığının çok büyük bir önemi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Başoğlu, “En büyük risk faktörü, çağımızın da hastalığı olarak bilinen obezitedir. Santral obezitesi olan yani elma tipi şişmanlayan kişilerde boyunda da yağlanma söz konusudur. Uyku sırasında hepimizin gevşediğini hava yollarının kapanmaya eğilimi olduğunu biliyoruz. Boynu kısa ve kalın olan insanlarda ise bu eğilim biraz daha fazla. Nüfusun geneline bakacak olursak bu hastalığın görülme sıklığı erkeklerde %4, kadınlarda %2. Östrojen hormonu sayesinde kadınlarda erkeklerden daha az görülüyor ancak menapozdan sonra kadınlarda da artmaktadır. Küçük çene yapısına sahip insanlarda da uyku apnesi olabiliyor. Uyku apne hastalarında horlama ile birlikte tanıklı apne yani adı üstünde uyku esnasında nefes durduğuna eşinin, çocuklarının, anne veya babasının tanık olması görülüyor. İnsan uyurken horladığını ya da nefesinin durduğunu bilemez. O yüzden hastalarımızı çağırdığımızda yanında birlikte yaşadığı, onu uyurken gözlemiş birinin olmasını istiyoruz. Zaten tanık olan kişiler bu durumun kesinlikle farkına varır. Nefesin durmasının ardından derin sessizliğin ve apneden çırpınarak çıkmanın etrafta buna şahit olanlar üzerinde de psikolojik olarak büyük etkisi olmakta” şeklinde konuştu.
 
TRAFİKTE BÜYÜK TEHLİKE!
Uyku apnesinin trafik canavarını besleyen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Başoğlu “Hastalığın horlama ve uykuda nefes durması dışında diğer bir belirtisi ise gün içerisinde uyuklamadır. İyi bir uyku uyuyan insan uykusundan dinlenmiş kalkar ancak uyku apnesi olan hastalarımız uykularından dinlenerek değil yorgun kalkmaktalar. Bu yüzden de gün içerisinde uyumaması gereken zamanlarda ve durumlarda uyuklayabiliyorlar. Bir çok uzun yol şoförü araç kullandıkları sırada bu hastalık nedeniyle uyuklayarak kaza yapıyorlar. Nitekim gündüz uyuklama sorunu yüzünden bu hastalarda trafik kazası riski 7 kat fazladır. Bizler trafikte tanı konmamış uyku apnesi hastalarıyla aynı yolda araba kullanıyoruz. Bunun dışında ev ve iş kazaları da sık görülüyor. Hatta sırf bu problemler yüzünden işten çıkartılan veya boşanan çiftler bile biliyoruz. Bu hastalarda ayrıca sabah baş ağrısı, günlük performans azalması, unutkanlık, depresyon, sinirlilik, cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık, gece sık idrar yapma, idrar kaçırma, ağız kuruluğu, gece terlemesi gibi diğer yakınmalar da görülebilir.” ifadesini kullandı.
 
KALP, ŞEKER, TANSİYON VE FELCİN TETİKLEYİCİSİ
Prof. Dr. Başoğlu, nefes durması nedeniyle oksijensiz kalan vücudun geçirdiği sıkıntıları dile getirdikten sonra, sonuçlarının ağır olduğuna değinerek “Uyku esnasında yaşanan apnelerden dolayı vücutta oluşan bazı değişiklikler nedeniyle tansiyon, kalp, şeker, felç gibi bir çok hastalığı da tetiklemektedir. Uyku apne sendromunun en kötü sonucu ise uyku sırasında ölüm görülebilmesidir. Örneğin az evvel sonuçlarını incelediğim bir hastanın uyurken nefesinin durma sayısı saatte 97’iydi. Bu da hastanın dakikada bir buçuk kez nefesi duruyor anlamına geliyor. Uyku apnesi olan hastalara her cuma günü kulak burun boğaz bölümü ile birlikte yaptığımız konseylerde ne tedavi uygulayacağımızı konuşuyoruz. Kilolu olan her hastamıza öncelikle zayıflamasını söylüyoruz elbette ama bu pek mümkün olmuyor. 120 kilo olan bir hastanın ben kilo verdim diye sevinerek geldiğinde sadece 3-5 kilo vermiş olduğunu görüyoruz ki bu rakam 120 kiloluk bir hasta için tedavi açısından pek bir şey fark ettirecek bir rakam kesinlikle değil. Diyet uzmanımız her hastamıza diyet programı hazırlıyor, ama ne yazık ki belli yaştan sonra zayıflamak pek kolay olmuyor.” diye konuştu.
 
UYKU TESTİ (POLİSOMNOGRAFİ) NEDİR?
Uyku testinin uyku laboratuvarında uygulandığını ve uyku apne tanısı koymak için mutlaka gerekli olduğunu belirten Prof. Dr. Başoğlu, “Hastanın bir gece uyku laboratuvarında yatırılarak uykusunun değerlendirildiği bir tetkiktir. Gece boyunca uykuda beynin elektriksel aktivitesi, göz hareketleri, kas aktivitesi, kalp hızı, solunum çabası, hava akımı, kan oksijen düzeyi, horlama, yatış pozisyonu gibi vücudun pek çok değişik fonksiyonları hastaya bağlanan elektrotlar yardımıyla kaydedilir ve video kaydı alınır. Tüm veriler bilgisayara aktarılır ve uyku bozuklukları konusunda uzman bir doktor tarafından incelenir. Uykuda horlama, nefes durması ve azalması, oksijen düşmesi olup olmadığı gibi bir çok sorun bu sayede belirlenmiş olur. Uyku testi sonucunda nefes durması bir saatte 5’ten az olan hastalarımızda sadece horlama var, 5-15 arası hafif uyku apnesi, 15-30 arası orta uyku apnesi, 30’un üzerinde olduğunda ise ağır uyku apnesi tanısını koyuyoruz. Daha sonra da konseyde görüşerek hastanın tedavisini planlıyoruz.” şeklinde konuştu.
 
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Tedavi hastanın öyküsüne, muayenesine ve uyku testi sonucuna göre kişiye özel düzenleniyor. Uyku apne sendromunun asıl tedavisinin CPAP (sürekli pozitif hava yolu basıncı) cihazı kullanımı olduğuna değinen Prof. Dr Başoğlu “Diğer yöntemler ağız içi araç uygulaması ve cerrahi tedavidir. Kulak burun boğaz uzmanları tarafından yalnız horlaması olan kişilere ve bazı seçilmiş hafif uyku apne hastalarına burun veya boğaza yönelik ameliyatlar yapılabilir. Bunun için hastada ameliyatla düzeltilebilecek, üst solunum yollarında yapısal bir darlık bulunması gerekir. Ağız içi araçlar ise bu konuda uzmanlaşmış diş doktorları tarafından, ölçü alınarak ve hastaya özel yapılmaktadır. Bunların içinde uyku apne sendromu tedavisinde en sık kullanılan, en etkili ve kesin sonuç veren tedavi yöntemi, CPAP kullanımıdır. Bir maske yardımı ile uygulanan ve basınçlı hava vererek hava yollarının kapanmasını engelleyen bu cihazı hasta her gece uyurken takar. CPAP tedavisi, yalnızca nefes durmalarını değil, horlama ve oksijen düşmelerini de düzeltir. Sonuçta, hasta CPAP cihazı ile kesintisiz bir uyku uyuduğu için başta gündüz uykululuk ve yorgun uyanma olmak üzere kalitesiz uykuya bağlı olan tüm şikayetleri ortadan kalkar. Fakat cihazını kullanmaz veya düzensiz kullanırsa şikayetleri yeniden başlar. Hastalar yaşamları boyunca uyku apnesinin farkında olarak ve bu rahatsızlığı ciddiye alarak yaşamak zorundalar.” diye belirtti.
 
UYKU TESTİ YAPTIRMAK ASLINDA ZORUNLU…
Her cümlesinde hastalığın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Özen Kaçmaz Başoğlu “Özellikle gürültülü horlaması olan, kilolu, yüksek tansiyonlu, kısa ve kalın boyunlu orta yaşlı erkeklerde uyku apne sendromu daha sık görülmektedir. Yakınlarının mutlaka uyku sırasında bu kişileri gözlemesi ve uykuda nefes durması saptarlarsa bir uyku laboratuvarına başvurarak uyku testi yaptırmaları gerekir. Tanı konulup tedavi başlanan hastaların hem şikayetleri ortadan kalkıyor, hem de daha sağlıklı ve uzun bir yaşam şansı doğuyor.” dedi. İZMİR (Ege Ajans/ Sevim Ürek-Pelin Güngör-Güneş Kan)

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Araç tercihi çevreden yana

Eşrefpaşa Hastanesi’ne ek hizmet binası

Karın ağrısıyla gitti, yumurtalığında tümör ortaya çıktı

Geçmeyen alerjiye endoskopik çözüm

Mamografi Eşliğinde Biyopsi

Duygusal travma, ‘Kırık Kalp Sendromu’na neden olabilir!

Arşiv