Herkes kendi hikayesini yazar

Onunla röportaj için Gıda Çarşısı’ndaki işyerinin yolunu tuttuğumda açıkçası sakin, başarılı bir insan olmanın haklı gururuyla az da olsa havaya girmiş, kendini beğenmiş bir kişiyle tanışmayı umuyordum ama kapıdan girdiğim andan itibaren aldığım elektrik bir madenle karşılaştığımı gösterdi. Bakışlarından enerji fışkırıyor ve sanki planladığım haberden ziyade keyifli bir röportaja döneceğini aktarıyordu.

  • 0
  • 1.417
Herkes kendi hikayesini yazar
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Onunla röportaj için Gıda Çarşısı’ndaki işyerinin yolunu tuttuğumda açıkçası sakin, başarılı bir insan olmanın haklı gururuyla az da olsa havaya girmiş, kendini beğenmiş bir kişiyle tanışmayı umuyordum ama kapıdan girdiğim andan itibaren aldığım elektrik bir madenle karşılaştığımı gösterdi. Bakışlarından enerji fışkırıyor ve sanki planladığım haberden ziyade keyifli bir röportaja döneceğini aktarıyordu.  

Mehmet KURT: Bizimizmir Magazin dergimize hoş geldin sefalar getirdin.  İki çay bir kahve içimi süreçteki sohbette seni tanıdım ama okurlarımız seni senin anlatımınla tanısınlar…

Serkan Durur: Elbette Mehmet abim. 1978 yılında her yerde adını büyük bir gururla söylediğim İzmir’de doğdum. İzmirliyim… Çocukluk yıllarımdan itibaren ticaret ile iç içe bir yaşantım oldu. İzmir Atatürk Lisesi ekolünün sonrası Celal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği ile iş hayatına adımımı attım. 2002 yılı sonrası saha mühendisliği, proje müdürlüğü, danışmanlık sıralamalarıyla işin mutfağından başlayarak patronluğuna kadar bir çok ulusal ve uluslar arası projelerde görev aldım. Örneklendirmek gerekirse; ülkemizde yüz yılın projesi olarak bilinen Bakü-Tiflis- Ceyhan Boru hattı ki BP, Botaş firmaları kontrolünde o yıllarda ISG, kalite kontrol başta olmak üzere sektörümüzde vazgeçilmez yapı taşlarının eğitimini almış oldum. Kazakistan’da Tengiz Enka tarafından yapımında çalıştığım petrol rafinerisi projesi meslek yaşantımda adeta yüksek niteliğindeydi. 5 sene Rusya Saint Petersburg ve 2 sene Ukrayna’daki proje koordinatörlüğü, gerek dil, gerekse yurtdışı çalışma standartları, tedarik zincirleri, zor anlardaki planlama yetisi gelişimini oluşturdu. İnşaat mühendisi olarak başladığım kariyer yolculuğu mühendislik şemsiyesi altında inşaat, makine, elektrik otomasyon ve sektördeki uzmanlığım olan Enerji olarak devam etti. Öyle ki özellikle Türkiye’deki Kombine çevrim santralleri ve atık ısı dönüşümlerinin %95 yakın kısmının kurulumu, bakım-onarımı projelerinde hemen hemen tüm enerji yatırımlarında çalışma fırsatım oldu. Sektörün devlerinden ENDA Enerji, AKSA Enerji, ODAŞ Enerji, ZORLU Enerji, ETİKROM, BATI ÇİMENTO Gurubu çalıştıklarımdan bazıları…

 
MK:Sd Mühendislik senin için ne ifade ediyor?

SD:Hayatımda tüm alanlarda bir işi ya tam yapmalıyım ya da yapmamalıyım prensibinde oldum ve mesleki, kültürel gelişim yanında hep insan biriktirmeyi öncelik edindim. Sene 2014 yılını gösterdiğinde en önemli hobilerin arasında olan yelkencilik, yamaç paraşütünden alıntı yapacak olursak, doğru yer, doğru zaman, doğru rüzgar, doğru ekipman felsefesi ile SD Mühendislik AŞ. nin ticari kaydını başlatıp; günümüze doğru yelkeni açtık. Bu kararı aldığımız anda, “şimdilerde gülerek ve gururla hatırladığım neredeyse sıfır sermaye; hatta kurulum sermayesini değerli bir iş adamı arkadaşımdan borç almıştım.”

MK:Sevgili Serkan, önceki soruda "sporu" üstünkörü geçtin. Yelkenciliği ve yamaç paraşütünü ve daha başkalarını da açarmısın biraz. Anladığım kadarıyla sporcu yapın işte de başarı getirmiş...

SD: Yelken ülkemizde maalesef ileri yaşlarda keşfedilen, ya da finansal, zaman olarak emeklilik sporu ülkemizde. Yelken bir yaşam biçimi, başlı başına bir algoritma her anıyla. Denizin şakası olmaz, riskleri çok büyük. Ön hazırlığı, planlaması; doğru yere doğru zamanda ulaşmak için çok önemli ve çoğu zaman direk hedefe varma şansınız olmuyor. Belli açılar ile rüzgar gücünü kullanmanız gerekli. Tabi bunlara ilave olarak değişen coğrafyalar, tabiat şartları, ilaveten yeryüzü şekilleri, deniz trafiği. İnsan hayatında başarı için uygulanması her kural kısaca. Yamaç paraşütü; korkuların üzerine gitmek oldu benim için. Mesleğim gereği genelde, iş güvenlik önlemleri dahilinde ciddi yüksekliklerde kontroller yapmak durumundayım.
Son günlerde korku demeyelim ama yaşamaya başladığım tedirginlik paraşüt ile tanıştırdı... Zorunlu eğitimleri tamamladıktan sonra, o ilk ayaklarımın yerde kesildiği, tabiri caizse tanrı ile baş başa kaldığım o anladım ki korkuyu yenmek değilmiş benim olayım. İnsanın tüm limitlerini zorlaması, öz güven ve hepimizin hayali değil mi kuş gibi uçabilmek? Tabi yelkende olduğu gibi planlama, ön hazırlık, tüm riskleri minimize etmek disiplini cabası…
MK:  Diğer hobiler?

SD:Genelde adrenalin yaşam tarzım. Uygun rüzgar ve ortam varsa yelken, yamaç paraşütü; rüzgar sert ise kite surf; hiç yoksa eğer scuba yapıyorum. Bir de özellikle mental disiplin için jijitsu ve kick boks…

MK:SD Mühendislik yurtdışı ayağınızı açar mısın?

SD:Gerek sektörümüz gerekse Türkiye’deki tüm ticari işletmeler için ülkemizde yaptığımız işler geçimimizi sağlamakta olup, asıl kazançlar hem ülkemiz hem kendi firmalarımıza yurt dışında yaptığımız, döviz girdisi sağladığımız işlerde oluyor. Özellikle Enerji sektörü ülkemizde kendi özelimizde şirketimizi kurduğumuz süreçten bu güne daralmak tabiri az gelecek, tamamen bitti. Bu nedenle, yavru vatan KIBRIS, IRAK, İRAN, RUSYA, AFRİKA bölgesinde SUDAN, GANA, KAMERUN gibi ülkelerde yoğun proje çalışmalarımız oldu. Günümüzde bu know how’ı değerlendirdiğimiz yeni projelerimiz ve özellikle yenilenebilir enerji konusunda yolun başında olan Makedonya’da ofis kurulumumuz tamamlanmak üzere.

MK:Rekabet  sözcüğü senin için ne ifade ediyor?

MK:Sıfır sermaye, sermayeden daha önemli olan yoğun bir kariyer ve insan havuzu içinde kuruluşumuzdan bugüne kadar rekabet her zaman bizlerin baş ucu kitabı, tabiri caizse kırbacı oldu. SD Mühendislik AŞ şimdilerde yeni sektörlerimiz ile SD Global Partner olarak olmazlarımız, farkımız; Güven, Kalite, Ekonomi, Zaman karmasının optimizasyonu oldu. Yaptığımız iş her zaman reklamımız felsefesi aslında.

MK: SD Mühendislik’i birkaç kelimede tarif edebilir misin?

SD:
Çok kolay…  Güven,   Optimizasyon, Sadakat

MK: Hani bazı meslekler vardır, tutturduğu puanı üniversite sonrasında mesleği olmuştur. Sen mesleği zoraki seçenlerden mi, severek,  aşkla yapanlardan mısın?  

SD: Başarının yolu; yaptığın işi sevmekten geçer. Mesleğim sevmekten ileri oldu, bir noktadan sonra; planlama, hedef koyma, perspektif bakış, simetri (çoğu zaman aşırıya kaçan, beni bile rahatsız eden). Yaşantımın her anı bir örnek ama genel olarak; hayatta sağlık dışında her konuda bir alternatif çözüm vardır eldeki imkanlara göre...

MK:  Eğlence sektöründe dönemine damgasını vurmuş bir babanın oğlusun. Biraz babandan, biraz da babanın adını yaşatmak adına düşündüğün projen varsa açar mısın?

SD: Rahmetli babam 70’li yıllarda gece hayatında ismi hala konuşulan Pınarbaşı Çağlayan Gazinosu sahibi Yusuf Durur.  20’li yaşlarıma kadar bu sektör içinde büyüdüm. Şimdilerde onun mirasını canlandırmak adına yarattığı marka ile bir meyhane projemiz mevcut ama önümüzdeki tek engel olan ve ülkemiz dahil tüm dünyayı sarsan pandemi sürecinin ardından hayata geçirmek üzere bekliyoruz…
 
MK: Gömlekten taşan bölümlerde dövmeler görüyorum. Kim dövdü yahu? (Gülüşüyoruz) Neden dövme?

SD: Evet, ciddi miktarda dövmem var. Tabi metrekare büyük olunca… Dövmelerimin hepsi 35 li yaşlarım sonrası diyebilirim.  Eski jenerasyon olarak bizler dövme konusunda kültürel ve inançsal olarak tabularla,mahalle baskısı ile büyüdük . Bu nedenle ilk dövme bu zincirin kırılımı ve başlangıcı oldu. Ersin kardeşim bu konuda ilk dövmem sonrası çıkardığı duygu ile hata yapmadığımı gösterdi ve tüm dövmelerim yaklaşık 110 saatlik çalışma onun tarafından yapıldı.
 
MK:   Sevgili Serkan, bu röportajı okuyanlar arasında mutlaka mühendis adayları da çıkacaktır. Başarıya ulaşmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler olur?

SD: Firmamıza çalışma için başvuran gençlerde ve piyasada gözlemlediğim  kadarıyla gençlerimiz direk sonuca gitmek istiyor, keşke mümkün olsa. Mesleki tabir ile, “ameleliğini yapmadığın işin patronu olamazsın”, denizcilik tabiri ile, “miço olmadan kaptan olmazsın.”  Hayatta her şeyin bir hikayesi vardır. Biyografileri, başarı hikayelerini okumak en büyük alışkanlıklarımdandır. Öğrendiğim ve yaşadığım; “herkes kendi hikayesini yazar. “Elbette ki  hayalleri olsun, hedefleri de. Hedeflerinin peşinden koşmalı insan hayatta. Emek versinler, karşılığı mutlaka gelecektir.

MK:Herşeyin bir sonu olduğu gibi bu röportajın da sonu  geldi. Yeşilçam filmlerinde olduğu  gibi “SON”  demeden önce sözü bir kez daha sana vermek istiyorum…

SD:En büyük haz tüm kazanımları, kayıpları, tecrübeyi değer verdiğiniz insanlarla paylaşmak. Son olarak şunu diyebilirim: “Hayatta aldığınız riskler kadar kazanırsınız ve unutmayın ki “ ŞANS CESURLARDAN YANADIR.”
 

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv